hayal ettiğim hayatı yaşayanlar var :)

kendimi seviyorum. bedenimi de severim. her zaman sevmedim elbette. her zaman kendi ile bu kadar barışık biri değildim. şimdi durduğum yerden bakınca hala barışmam gereken yerlerim olduğunu biliyorum. ve bunları da bir gün aşacağım. sanki o zaman daha özgür olacakmışım gibi bir his var içimde. bu kendini sevmek genellikle kendini önemsemek ile karıştırılıyor. kendimizi önemsememiz de lazım ama bunu egosal anlamda söylemiyorum. benim söylediğim doğrudur, benim yaptığım doğru ya da ben en güzelim, ben akıllıyım gerisi aptal gibi yargılar değil. kendini olduğun gibi kabul etmeyi kast ediyorum ben. yoksa dünyada çok da önemli değiliz. dünyanın bizden pek bir haberi yok açıkçası. üzerinde senin olman ya da olmaman dünyanın umurunda değil. fakat kendin için dünyayı anlamlandırmak senin için iyi olabilir.

bedenini sevmenin dışında ruhunu da sevmen onu beslemen gerek. buna da son zamanlarda dikkat etmeye başladım. dinlediğin müzik bile önemli. baktığın şeyler ya da okudukların çok önemli. bu anlamda yine söyleyeceğim ama yoga ve meditasyon bana çok şey kattı. bedenimi sevme konusunda da bir şeyler öğretti. bu beden ile neleri başarabileceğimi görmüş oldum yoga sayesinde ve daha neleri başarabileceğim konusunda da yardımcı olacak bana ilerde bakalım. her sabah hala elimden geldiğince meditasyon yapıyorum. bu belli farkındalıklarımın oluşmasını sağladı. kendime döndükçe içeride bir şeyler görüyorum. bu gördüklerim benim derinliğim. çok saf bir derinlik. egolardan arınmış. biraz hayalperest biriydim zaten oldum olası ve şimdi hayallerim için kendime zaman ayırmaya başladım. her sabah çok şahane uyanmıyorum elbette ama ben genellikle sabah insanıyımdır. sabahları severim, yeni başlangıçları severim. sabah demotive bir şekilde uyandımsa kesinlikle meditasyon beni yükseltiyor. sabah bazen düşlerimi (dişlerimi olacaktı bu ama düş fırçalamak da ii fikir değil miymiş?;) terspabuçlar )bile fırçalamadan sadece yatakta kalarak ve sevdiğim şeyleri düşünerek ya da bir hayalimi kafamda yaşayarak başlıyorum bazen güne. aslında yapmak istediğim dişlerimi fırçalayıp, yüzümü yıkayıp matımı açıp orada yapmak fakat her zaman bu enerjim olmuyor. hiç yapmamaktansa kendime böyle bir yol buldum.zaten bunun doğrusu ya da yanlışı yok. kendini nasıl en iyi hissediyorsan o.

yatakta nefesime odaklanıp son zamanlarda olmasını istediğim şeyleri düşünüyorum. bazen buna bir müzik bir mantra eşlik ediyor bazen hiç. kıllı uyandığımı fark edip beni dürtmeye başlayana kadar sürüyor bu. ki genellikle 3 ya da 4 dakika kadar. sonra kıllı ile yatakta mıncıklaşıp kalkıyorum. kalktığımda kesinlikle uyandığımdan daha iyi hissediyorum. bunu kendime yaptığım için kendimi de tebrik ediyorum. kendini tebrik etmek ödüllendirmek de önemli. çünkü genellikle kendimize acımasız davranıyoruz. sonra duşa girip bütün kötü duygulardan arınarak yıkandığımı hayal ediyorum. o suyun bana iyi geleceğini hayal ediyorum. ve öyle de oluyor. enerjim eksiden çoktaan artıya geçmiş oluyor. sabah kahvesi, kahvaltı, kıllı ile yürüyüş ve iş. yani ben işe geldiğimde aslında güne başlamıyorum. işe geldiğimde bazı şeylerin farkına çoktan başlamış, kendim için bir şeyler yapmış, kıllı için bir şeyler yapmış, karnımı doyurmuş olarak geliyorum. sabahları yavaş hareket ediyorum. bedenimde ki bu yavaşlığı da seviyorum. işe yürüyerek gidip gelmek bir bir lüksüm var. bu bayaa lüks bu şehirde. bunun avantajını da kullanıyorum elbette. şimdi de ofiste kendim ile ilgileniyorum. bak bunu da yeni öğreniyorum mesela. bir detox şişesi aldım. cam bir su şişesinden farkı içine bir şeyler koyabileceğim bir haznesinin olması. canım ofis kankamın harika fikri ile bunu edindim. içine limon, yeşil elma, tarçın çubuğu ve reyhan attım bugün. suyu bu şekilde içmek pek hoşuma gitmezdi eskiden. fakat bir yolunu bulabilirim bence dedim ve başladım. her gün yeni bir şey deneyebilirim. zaten su içen biriyim sadece bunu daha şifalı hale getirmiş oldum. bir de bence serinlemek için önümüzdeki sıcaklarda şahane bir şey olacak bu.

kahveyi de günde en fazla iki tane içiyorum. akşam yemeği de yemiyorum. çünkü reflüm bana kendini hatırlattı son dönemde. gece neredeyse kusmak üzere uyandım bir kaç defa. bu yüzden de kestim akşam yemeğini. saat 5 gibi ofiste muz, yulaf, elma, eti form gibi tok tutacak bir şeyler yiyip eve gidiyorum. evde de çok acıkırsam eğer bir tane eti form mesela hemen kesiyor beni. dün akşam şahane uyudum. midem de o kadar şişmedi. bunun güzel yanlarından biri deee evde yemek yapmamak oldu çünkü akşamları yemek yapmaya çok üşeniyorum 😦 hafta sonları eser miktarda yapıp onu yiyorum. fakat ondan da sıkılıyordum son zamanlarda. nazi de burada olmadığı için kalıyordu hep yemek. biraz da böyle olsun bakalım düzenimiz.

aslına bakacak olursak ben bayaa miskin bir insanım. yin yoganın tam bana göre olmasının, meditasyonun tam bana göre olmasının bir sebebi de bu olabilir. yavaş hareket ve zorlama yok. az hareket ile çok iş başarmak. 😉 dedim ya kendim ile barışığım diye şimdi de böyle olmasını istiyorum. varsın biraz heveslerime göre yaşayayım, ne olacak ki.

namastebitches-t-shirt-tn-400x400

kendimde fark ettiğim bir şeyi buraya not olarak bırakmak istiyorum. etrafımdaki insanların sürekli olarak kira ödemekten ya da kredi ödemekten ya da hayat pahalılığından şikayet ettiğini duyuyorum. bu şu an için değil yani kriz var ve geçim zor demek istediğim o değil. bazı ödemelerimiz vardır ya sabit. mesela benim için kira diyelim bu ki öyle. ben o parayı her ay ödeyeceğim. bununla ilgili bir defa bile şikayet etmedim. ev alacak param olmadığı için, bir mülk edinmek için boyumu aşan krediler çekmek bana göre olmadığı için, bir mülk yatırımı yapma fikri bana göre olmadığı için ödüyorum ben o parayı. ailem ile yaşamadığım ve çok huzurlu bir evim olduğu için ödüyorum. kendi alanım olduğu için ödüyorum. özgürlüğümün bedeli gibi yani bir nevi. bu yüzden de onu her ay öderken hiç bir hayıflanma olmadan ödüyorum. şu an bu durumu değiştiremeyeceğim için boşu boşuna kendimi yıpratmıyorum. biliyorum evet başka ülkelerde böyle değil, biliyorum kendi evim değil başkasına ödüyorum evet. ama yani bu. şu an ki durum bunu gerektiriyor. bu bu kadar basit benim için. evet faturalar çok tutuyor evet pahalı bir şehir pahalı bir ülke, hiç de çok param yok kıtı kıtına yaşıyorum fakat bunu ben seçtim. ve bu seçimlerimin şu an ki bedeli bu. bu yüzden de hiç üzülmüyorum. enerjimi buna üzülerek harcamıyorum. çünkü sadece üzülmek artık bana çok saçma geliyor. eğer buna gerçekten üzülsem değiştiririm. bu kadar basit. üzülmüş gibi yapmak ya da boşa hayıflanmak bayaa zaman kaybı. olsa elimde kalan para ile ne yapabileceğim önemli bence. bu da git gide azalıyor biliyorum. hiç birikmişim yok. acil bir şey olsa ne yaparım ben de bilmiyorum. fakat şartlar şu an böyle ise böyle. bununla çok barışığım artık. eskiden çok üzülürdüm. bu kira ile neler yapabileceğimi filan düşünürdüm. bir araba alabilirim mesela, harika bir yerlere gidip tatil yapabilirim belki de ama o zaman ailem ile ya da başka biri ile paylaşımlı bir evde yaşamam gerekirdi ki asıl istemediğim şey bu. bazı şeyleri de biz zorlaştırıyoruz ben buna çok inanıyorum.

netflix’de after life diye bir dizi var. bu aralar onu izliyorum. oldukça komik ama bence bir o kadar da trajik bir dizi. en basitinden kahramanımızın hayatta yaşamak için bir amacı kalmadığından istediği şeyleri söylüyor artık ve canı nasıl isterse öyle davranıyor. bu anca böyle bir acı ile karşılaşıldığında mı olabilecek bişi? bunu sorguluyorum. daha da bir sürü sor dönüyor kafam da ama gitmem lazım.

son olarak demem o ki bana içinden geldiği gibi yaşa. hayat bir gündür o da bu gündür 🙂

son zamanlarda ki hayalimi de yaşayanları buldum yine youtube’da. mesela bir tanesini aşağıya koyayım. hatta iki tane koyucam bak birincisi ehhhh hayalim o bu

diğeri ise bayaaa rüyalarıma filan giren dilimden düşmeyen hayalim

ilk fırsatta bunu yapıcam nazi ve çocuklar ile.

öbtüm kib bay.

 

“hayal ettiğim hayatı yaşayanlar var :)” için bir yorum

  1. Yazını geniş bir zamanda demlene demlene bir daha okuyacağım.Arada bir yeri okudum “düşlerimi fırçalamak”demişsin sen yanlışlıkla yazmışsın ama ben bu kelimeye bayıldım dar bir zamanda açtım hakkını vererek bir daha okuyacağım.Umarım bir gün küçücük bile olsa güneş gören bir evin olsun, ister çatı katı ister bahçeli.Gerçekten istediğimiz masum dileklerimiz bir gün muhakkak olur.Tapuda kaydın olsun diye değil her yerine elin değsin diye.Ben kirada otururken çivi çakarken düşünürdüm şimdi yıkıp yeniden yapabileceğimi bilmek çok güzel inşallah seninde olur:)

    Liked by 1 kişi

Yorum bırakın