uzun uzuuun zaman önceydi

neredeyse bir sene olmuş şuraya içimi dökmeyeli. fark ettim ki bazen biraz bırakmak, sonra hatırlamak için güzelmiş. en son yazımda pandemiden nasıl nefret ettiğimi, nasıl sıkıldığımı anlatmışım. sonra…

sonra pandemi bitmedi ama ofise geri döndük. her şeye çok kolay adapte olduğum için ofise gitmek konusu da beni pek yormadı. şimdi bugün buradan baktığımda “vay bee diyorum” o zaman koymayan şeyler şu an biraz daha fazla koyuyor. her şeyin yolunda gittiğini düşünmedim aslında ofis sürecinde de. bir sürü şey değişti çünkü, konumum değişti masam değişti, bağlı olduğum kişiler değişti filan. bu değişimlere adapte olmaya çalışırken aslında ne kadar çok şey yapabildiğimi de gördüm, derkeeen kovuldum. aralık sonunda işime son verildi. bunun detaylarını buraya yazmayacağım çünkü fark ettim ki bunu paylaşmak beni öfkelendiriyor ve gitmek istediğim yerlere gidemememe sebep oluyor. beni çok fazla negatife düşürüyor. sadece tarihe not olsun diye şunu söylemek isterim ki hayatımın gerçekten en zor süreçlerinden birini yaşadım. altı yıldır çalıştığım, emek verdiğim, bağlarımın çok kuvvetli olduğu bir yere veda etmek çok zor oldu benim için. bugün bile halaaa orada çalışmaya devam etmek isteyen biri var içimde. sanırım bir hafta boyunca hiç durmadan sonraki haftalarda ise dura dura ağladım. çok klişe olacak biliyorum ama gerçekten büyük kıyımlar ya da büyük hayal kırıklıkları insanın üzerindeki ölü toprağını atıyor. “hiç bir şey bitmez sadece yeni başlangıçlar vardır” mottusuna sığınıp kendi krizimi kendi fırsatıma çevirmeye çalışıyorum.

emekli olduktan sonra yaparım dediğim editörlük işine önem vermeye karar verdim. büyük esler vermeden hayata, hemen dört elle sarılmanın bana daha iyi geleceğini fark ettim. zaten bu süreç bayaaa farkındalıklarımı fark etme süreci oldu diyebilirim. kursa gittim, bitirdim ve artık yeni hedeflerimi görebilmeye başladım. ben bu şekilde para kazanmak bu şekilde yaşamak istiyordum. bu arada işten kovulmadan önce evsiz kaldım. kirada oturduğum ve çok sevdiğim evimden çıktım bir arkadaşımın yanına yerleştim derken onun ev sahibi ile aramız açıldı ve son olarak zaten mahkemeye verdi beni. köpük evladımın ağzında bir tümör çıktı ve onun tedavisi devam ediyor. bütün bunların içinde ben kendime bir yön çizmeye bir yol bulmaya çalışıyorum. çok zor! gerçekten zorlandığım bir dönemdeyim her açıdan. fakat bunu ajite etmeyeceğim çünkü öyle bir taraftan da bakmıyorum hayata. şu an durum bu diyorum ve yarının ne olacağını bilmiyorum. bugün ile mutlu olmaya çalışıyorum, yarına olan umudum tam. ne olacaksa hayrıma olacak demenin bana iyi geldiğini fark ettim. belki 1 sene ya da 2 sene sonra bitecek olan mahkeme için şimdiden gerilmemeye çalışıyorum, köpük dedemin zaten çok yaşlı olduğunun farkındayım. 14 yıldır birlikteyiz. şahane bir 14 yıldı ama bir 14 yılımızın daha olmadığını bilmiyorum. onun konforu ve hayat standartının iyi olması şu an temel amacım. para kazanma konusunda ise kendi çapımda ufak ufak bir şeyler başarmaya başladım. dengemi çok zor sağlıyorum yalan değil. fakat oturup olacak kötü olayları düşünmektense yapabileceğim güzel şeylere motiveyim. ben anca böyle hayatta kalabiliyorum.

çok kitap okudum, çok film izledim diyemem. genellikle ne yapabilirim diye kafa patlatıyorum, okuduklarım ya da izlediklerim kafamda çok yer tutmuyor bu aralar. o yüzden de biraz daha soft şeyler izliyorum ya da okuyorum. kendime ufak ufak gelmeye başladığımı hissediyorum. güzel filmler izlemek onlar hakkında yazmak, güzel kitaplar okumak istiyorum. kafamda gerçekten yapmak istediğim çok şey var. sabah 9 akşam 6 çalışmak istemiyorum mesela artık. kendi işimi yapmak kendi yaratıcılığımdan para kazanmak istiyorum. şahane dostlar biriktirmişim onların bana kattıkları benim onlara kattıklarım ile harman olsun ve bu komün hayatımızda yuvarlanalım gidelim istiyorum.

42 yaşımda her şeyimi değiştirmeye karar verdim. tüm konfor alanlarımdan çıkıyorum. bazıları beni bırakıyor bazılarını ben bırakıyorum. bırakmanın şahaneliğine kapılıyorum…